Zamanın
birinde bereketli toprakları ile meşhur bir krallık varmış. Bu krallığı yöneten
kral ailesiyle kocaman bir sarayda yaşarmış. Kralın bir karısı ve tamı tamına
dört tane de bıçkın gibi oğlu varmış.
Gel
zaman git zaman kral yaşlanmış. Kendisi öldükten sonra oğulları arasında taht
kavgası çıkabilir diye ülkeyi dört eyalete ayırıp her bir eyalete bir oğlunu
vali olarak atamaya karar vermiş. Bu kararı alır almaz aynı akşam oğullarını
yanına çağırmış ve düşüncesini onlara anlatmış.
- "Oğullarım
görüyorsunuz ya ben artık yaşlandım. Bir ayağım çukurda, ölümün nefesini
ensemde hisseder oldum. Gözüm arkada kalmasın diye birkaç karar aldım, şimdi
sizlerle onları paylaşacağım. Bilemiyorum belki şimdi söyleyeceklerim
bazılarınızı memnun edecek, belki bazılarınızı etmeyecektir. İyice kulak verin
bana! Ben öldükten sonra iktidar arzusuyla birbirinize düşman olmayın diye
ülkeyi dört ayrı eyalete bölmeye karar verdim. Bu dört eyaletin her birine
sizlerden biriniz vali olarak atanacaksınız. Her beş yılda bir eyaletlerden
birinin valisi kral olacak, o eyalette başkent…
Kimin kral olup nerenin başkent olacağına siz her beş yılda bir toplanıp
karar vereceksiniz."
Kardeşlerin
hepside bu tarz bir yönetim biçiminin taht kavgası yapmaktan daha iyi olacağına
karar düşünmüş ve babalarına hak vermişler.
Yıllar
yılları kovalamış kral iyice yaşlanmış. Karısı vefat etmiş. Kardeşler
eskisinden daha iyi anlaşır olmuşlar. Yalnız tahta geçebilmek için babalarının
ölmesini bekliyorlarmış. Her ne kadar evlat olsa da iktidar insanoğlunun gözünü
kör edebiliyor işte. İş o ya yaşlı kralda da ne bir hastalık ne de bir
düşkünlük varmış. Oğullar bekliyor beklemesine ama ihtiyar kralın ölmeye hiç mi
hiç niyeti yokmuş. Babalarına durumu belli etmiyorlarmış ama kral olma tutkusu
içlerini kemiriyormuş.
Bir
gün kardeşlerin en büyüğü diğerlerini sarayın ücra köşesindeki bir odada
toplamış. İçlerinden geçirdikleri bütün kötülükleri dökmüşler ortaya.
Babalarının ölümünü hızlandırıp tahtı ele geçirmenin mantıklı olacağına karar vermişler.
Birkaç
gün sonra kurdukları tezgâhı uygulamaya başlamışlar. Babalarına komşu krallıkta
verilen bir akşam yemeğine davet edildiğine dair yalan söylemişler. Komşu
krallıkla bizimkilerin sarayı arasında bulunan yol üzerinde dev bir uçurum
varmış. Bu uçurumu geçmenin tek yolu da üzerindeki asma köprüyü kullanmakmış.
Bizim hilekâr evlatlar daha kral oraya birkaç adam göndermişler. Plana göre tam
kral geçerken asma köprünün sonundaki çalılıklara saklanan adamlar çıkıp
köprünün iplerini kesecekmiş.
Yol
hazırlıklarını tamamlayan kral ve oğulları yanlarına birkaç asker de alarak
binmişler atlarına. Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler ve
sonunda uçurumun kenarına varmışlar. Kendi canlarını tehlikeye atmak istemeyen
oğullar babalarına vermişler geçiş önceliğini. Kral bir iki adım atınca atıyla,
fırlamış saklanan sahtekârlar yerlerinden ve koyulmuşlar köprünün iplerini
kesmeye. Kral durumu fark edince atına bir kamçı vurmuş ve iki üç sıçrayışta
binmiş adamların boynuna. Biri kaçmış ama birini fena benzetmiş kral. Oğullar
planın tutmadığını anlayınca durumu bozuntuya vermeden babalarının yanına
koşmak için hamle yapmışlar. Ancak adamların kesmeye çalışıp hırpaladıkları
köprü halatları dayanmamış dört oğlana ve atlara… Bir anda kopuvermiş halatlar
ve hepsi uçurumdan aşağı düşmüş. Babalarını öldürmeye çalışırken kendi
canlarından olmuş dördü de. Kendi kazdıkları kuyuya düşmüş bizim dört aç gözlü,
güç meraklısı oğul. Eee hakta etmediler desek yalan olur. Ne demişler kötülük
eden kötülük bulur. Bizimkilerde buldular kendi kötülüklerini.
Kral
ilk başlarda çok üzülse de oğullarının öldüğüne, kaçan diğer sahtekârı
yakalatınca öğrenmiş bütün gerçekleri. Oğullarının ihanetini yıllarca içine
atan kral ülkesini ölene kadar huzur içinde yönetmiş. Derler ki ölüm döşeğinde
iken krallığı yeğenine bırakmış ve şu nasihatte bulunmuş.
- "Krallığı senden
sonra hak etmeyecek birine sakın bırakma. Bırakacağın kişi önce yöneteceği
insanlara örnek olmalı. İyi huylu, sabırlı ve asla başkasının malında ve
ülkesinde gözü olmayan biri olmalı. Ben sana barışı miras olarak bırakıyorum.
Sende ona bunu miras eyle."
Böyle
dedikten sonra huzur içinde ölmüş. Krallık ondan sonra yüzyıllarca huzur ve
barış içerisinde yaşamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder